İnce Hastalığı / Veremi iyileştirmiş, Koronavirüs'ten korur mu bilemem?

Bohçacı kadının tavsiyesi, yoğurt, üzüm pekmezi ve kuru soğan!

İnce Hastalığı / Veremi iyileştirmiş, Koronavirüs'ten korur mu bilemem?

İnce Hastalığı / Veremi iyileştirmiş, Koronavirüs'ten korur mu bilemem?

Yıl 1993 -94 . Tam tarihini hatırlamıyorum. 84 model şahin marka bir aracım var,  elektirik sistemi  sık sık arıza yapıyordu.

Tamir için bir oto elektirikçiye gittim. Araç tamir edilirken çay ikram ettiler. Hem çay içiyorum, hem de etrafa bakınıyorum.

Dükkanın bir köşesinde  asılı levha dikkatimi çekti. Usta bir işlemeci tahta üzerine kızgın iğle şiir gibi bir dörtlük yazmış.

Kahvelerim pişti gel
Köpükleri taştı gel
İyi günümün dostları 
Kötü günüm geçti gel…

İlginç bir yazı. Mesaj yüklü.

 

 

Merak ettim. Tamirciye sordum. 

-Bu yazıyı sen mi yazdın?

-Yok abi babam yazmış. 

-Baban çok dertliymiş…

-"Ya sorma abi o yazısının hikayesi uzun" dedi.

Bir çay da kendisine söyledi ve yanıma oturdu. 

Merak ettiğimi görünce başladı anlatmaya…

Babası o dönemde ince hastalık denilen “verem” hastalığına yakalanmış. Tüm arkadaşları, akrabaları, dostları babasından uzaklaşmış,  terk etmiş.

Hanımına "sen de git, nasıl olsa ben öleceğim, bari sen  ölme" demiş.

Annesi, "sen öleceksen, ben de beraber" demiş ve kocasının yanından ayrılmamış, babasına bakmaya devam etmiş.

O dönem evler bahçeli. İnsanlar ev işlerini, yemekleri bahçede yapıyor. 

Annesi evin önünde çamaşır kaynatırken, bohçacı tabir edilen bir kadın gelmiş. Havlu, çarşaf, elbise satıyormuş.

Annesi, "bize yaklaşma, benim kocam ince hastalığa yakalandı. Aman sana da bulaşmasın" demiş.

Bohçacı kadın, "sen bundan mı çekiniyor, korkuyorsun. İnce hastalıkta bir şey mi? "

"Her gün bir kase yoğurt, bir baş kuru soğan, üç – beş kaşıkta üzüm pekmezi yesin bir haftaya bir şeyi kalmaz."

*

*

 

"Korkma öldüren verem değil, Allah, ecel, vakit saat" demiş ve gitmiş.

Annesi hemen mutfağa gidip yoğurdu üzüm pekmeziyle karıştırıp, kuru soğanla birlikte babasına yedirmiş. 

Aradan bir ay geçmiş. Babası yataktan kalkmış, dinçleşmiş. 

Kontrol için doktora gitmişler. Doktor, "sen daha yaşıyormusun" diye takılmış!

Film çekilmiş. Bir de ne görsün. Akciğerler tertemiz.

Her halde filmler karıştı veya bir yanlışlık oldu diye düşünerek ikinci bir film daha çektirmiş.

Sonuç yine aynı.

Doktor şaşırmış;

"Sen ne yaptın, ne yedin, ne içtin de akciğerlerin tertemiz olmuş" diye sormuş.

O da bohçacı kadının tavsiyesini uyguladıklarını, başka da bir ilaç veya tedavi yöntemi denemediklerini söylemiş.

Babası Mehmet amca, işte o gün dükkana gelmiş ve duvarda asılı olan levhayı yazmış.

Dükkanın girişine de asmış.

 
Kahvelerim pişti gel
Köpükleri taştı gel
İyi günümün dostları 
Kötü günüm geçti gel…

 

Çeçenistan Devlet Başkanı Kadirov’un hakiki bala limon karıştırın sarmısakla birlikte yiyin, virüsten korkmayın açıklaması dünya medyasında tebessümle karşılanmıştı.

Bu da öyle bir hikaye işte…

 

YUSUF İNAN / ŞEHİTLER ÖLMEZ

www.sehitlerolmez.com

Twitter@Yusufinan2023

İnstagramyusufinan2023

E-Mail: gundem@sehitlerolmez.com